Изучаем турецкий язык с нуля! |
Ben hiç zeki değilim!
Dün annem, evimize eski bir arkadaşının geleceğini söyledi. Üstelik Barış adında ve benim yaşıtım olan oğlunu da birlikte getirecekti. Başıma geleceklerden habersiz olduğum için çok sevindim.
Annem pastalar börekler yaparken, ben de odamı düzenlemek için ablamdan yardım istedim. Ablam,
«Gelecek olan senin arkadaşın, kendin yap!» deyince her şeyi kendim yaptım.
Oyuncaklarımı yerli yerine koyup, kitapla raflara güzelce dizdim. Legolarimi büyüklük göre ayırıp kutularına koydum.
Çalışma masasını da suluboya yapmak için hazırladım. Su kaplarının içine su doldurdum, kâğıtları hazırladım, kalın ince bütün fırçaları masaya dizdim.
Bütün bunları yapmamın nedeni, annemin Barış’la ilgili uyarışıydı. Barış her şeyden hemencecik sıkılverirmiş. Bu yüzden annemle arkadaşı konuşurlarken yapabileceğimiz birçok şey hazırladım.
Annem evimize gelen arkadaşlarının çocuklarını oyaladığım zaman çok mutlu olur ve bana teşekkür eder. Dahası, akşam babam eve gelince, ona benimle nasıl gurur duyduğunu anlatır.
Konuklarımız gelmeden biraz önce en güzel elbisemi giydim ve saçlarımı taradım. Annemden bana da ruj sürmesini istedim ama sürmedi.
«Başka zaman süreriz,» dedi.
Başka zaman sürmenin ne anlamı vardı ki!..
Kapının zili çalınca ben de annemle kapıya koştum. Ne de olsa Barış, benim konuğumdu. Annem arkadaşıyla öpüşürken ben de,
«Hoşgeldin Barış,» deyip onu öpmeye çalıştım.
Barış, ona saldırdığımı sanıp beni göğsümden itti. Benim boyumda olmasına karşın öyle güçlüydü ki popo üstü yere düştüm. Annemin arkadaşı, Barış’ın beni itmesine gerekçe olarak garip şeyler söyledi. Ne söylediğini hatırlamıyorum bile.
Annem birbirimize alışmamız için bir süre salonda oturmamızı önerdi. Ama oturan yalnızca ben oldum. Barış salonun her tarafını dolaşıp perdelere kadar her şeyi elledi.
Ablam, Barış’ın bir adım gerisinde, Barış’in alıp başka yere koyduğu veya yere düşürdüğü şeyleri tekrar yerine koyuyordu.
Öyle hızlıydılar ki onlara bakarken gözlerim yoruldu.
Barış’ın salonda ellemeyi başaramadiği tek şey piyanoydu. Ablam, vatanını koruyan kahraman Mehmetçik gibi piyanonun önüne geçti, kollarını açtı ve,
«Akordu bozulur, bunu elleyemezsin!» dedi.
Barış’ın ablamı tepeden tırnağa şöyle bir süzdükten sonra geri dönmesi oldukça şaşırtıcıydı.
Annem,
«Hadi biraz da odanızda oynayın,» deyince ablamın gözleri dehşetle açıldı. Yine de,
«Peki,» dedi. Annem bir bahaneyle kalkıp peşimizden geldi ve ablama gizlice,
«Selen’i koru!» emrini verdi.
Ben daha kapıda dersimi aldığım için, Barış’la aramızda belirli bir uzaklığı korumaya dikkat ediyordum.
Barış, önce bütün oyuncaklarımızı alıp alıp her birini ayrı köşelere fırlattı. Daha sonra büyük bir özenle ayırdığim legoların hepsini odanın ortasına döktü ve karıştırdı. Ablamın,
«Hadi lego oynayalım,» dediği sırada Barış legoları bırakıp masaya yöneldi.
«Suluboya yapmayı seviyor herhalde,» diye düşündüm. Barış’ın hızına kendimizi kaptırıp hemen masaya oturduk. Daha elimize fırça almaya fırsat bulamadan Barış, önümüzdeki kâğıtları aldı, hepsini top gibi yapıp su kaplarının içine soktu. Fırçaları da sopa gibi kullanıp top halindeki kâğıtları ezdi. Sonra islanmış kâğıtları kaplardan çıkarıp didik didik etrafa saçtı.
Ablamla ben, «Şimdi ne yapacak acaba?» beklerken, Barış kitap raflarına doğru yürümeye başladı. Tehlike çanları çalmaya başlamıştı.
Ablam oturduğu yerden yayından fırlamış ok gibi kalkıp Barış’ın onüne geçti, parmağını ona doğru uzatıp,
«Kitaplara dokunursan seni gebertirim!» dedi.
Bu arada ben yavaşça sandalyemden koşarak salona gittim. Boş bir koltuğa oturup büzüldüm.
Açıkçası olacaklardan korkmuştum. Eğer ablam Barış’ı döverse annem çok kızacaktı ve ben bu olaydan sommlu olmak istemiyordum.
Annemin arkadaşı beni görünce,
«Barış’ı sevdin mi Selenciğim? Biraz yaramaz değil mi? Çok zeki çocuklar hep böyle yaramaz olurlarmış,» dedi.
«Yaramaz da ne kelime teyzeciğim,» diyecekim vazgeçip,
«Gerçekten de çok zeki çocuk. Ben hiç zeki değilim,» dedim.
Annemin arkadaşı bu sözlerime çok şaşırdı.
«Aaaa! Ne kadar akıllı bir çocuk! Barış’ın zeki olduğunu hemen anladı,» dedi ve ekledi.
«Sen de çok zekisin hayatım.»
Annem konuklarımıza kaba davrandığımı düşünmesin diye hiçbir şey söylemedim ama bana hiç kimse zeki olduğumu kabul ettiremez. Asla!..
Barış’ın ağlama sesiyle annemle arkadaşı yerlerinden fırlayıp içeriye koştular. Ben yerimden bile kımıldamadım.
Barış’ın her şeyi gibi ağlaması da bir garipti. Sevim Teyzemin çiftliğindeki inekler gibi bağırıyordu. Kulaklarımı tıkadım ve susmasını bekledim.
Kulaklarımı tıkayan parmaklarım yorulduğunda Barış hâlâ ağlıyordu. Yalnızca ağlamıyor, salonun ortasında tepinip duruyordu. Dayanamadım ve annemin arkadaşına,
«Teyzeciğim, Barış hiç yorulmaz mı?» sordum.
Annemin arkadaşı derin bir iç geçirip,
«Sorma çocuğum. O hiç yorulmaz. Sabahtan akşama kadar hep böyle tepinip durur. Bu yüzden de hiç kimsenin evine gitmeye cesaret edemiyorum dedi. Ben,
«Çok iyi ediyorsunuz,» deyince bana şaşkın şaşkın baktı.
Ablamın Barış’a ne yaptığını öğrenmek için konukların gitmelerini zor bekledim. Kapıdan çıktıkları anda hepimiz anlaşmış gibi derin bir, «Ohhh!» çektik. Sonra da kendi halimize güldük.
Ben hemen ablamiı sorguya çektim ama hayal kırıklığına uğradım. Ablam Barış’ı dövmemiş. Yalnızca, Barış kitapları elleyeceğim diye tutturunca, ona,
«Seni kurbağaya dönüştürürüm!» demiş.
Barış da ağlamaya başlamış. Annem ablama,
«Seni kurbağaya dönüştürüm demek nereden aklına geldi kızım?» diye sordu. Ablam,
«Ben nereden bileyim anne? Şaşkınlıktan aklıma gelen ilk şeyi söyledim işte,» dedi. Ben,
«Çok iyi ettin ablaciğim. Ben zaten o masalı seviyorum. İçinde altın top da var,» dedim. Annem,
«Sizin gibi çocuklarım olduğu için ne kadar mutlu olduğumu bilemezsiniz. Sizinle gurur duyuyorum,» dedi.
Barış’ı oyalayamamıştım ama annem bir kez daha benimle gurur duymuştu.
Ablam ve ben elbirliğiyle odamızı topladık ve babam gelinceye kadar güzel güzel oynadık. Abla oyun oynamak ne kadar güzelmiş meğer. İyi ki ablam da benim gibi hiç zeki değil!
Словарь к тексту
ayırmak - отделять, разъединять
bahane - предлог, причина
başarmak - (в.п.) завершать, выполнять с успехом
belirli - определенный
börek - пирог
büzülüp oturmak - боязливо (робко) забиться
cesaret etmek - осмеливаться допрашивать
çan çalmak - звонить в колокол
dehşet - ужас
dik didik - искромсанный, разорванный на клочья
dizmek - расставлять, выстраивать
dökmek - высыпать, пролить
dövmek - бить
düzenlemek - приводить в порядок
ekdemek - добавлять
elbirlik - совместно
ellemek - (в.п.) дотрагиваться
emir vermek - приказывать, распоряжаться
ezmek - толочь, мять, давить
fırça - щетка, кисть
fırlatmak - бросать, швырять
fırsat - случай, возможность
gebertmek - умертвить
gizlice - тайно
gurur duymak - гордиться
hemen - немедленно
hız - скорость
ıtmek - толкать
bahane - предлог, причина
başarmak - (в.п.) завершать, выполнять с успехом
belirli - определенный
börek - пирог
büzülüp oturmak - боязливо (робко) забиться
cesaret etmek - осмеливаться допрашивать
çan çalmak - звонить в колокол
dehşet - ужас
dik didik - искромсанный, разорванный на клочья
dizmek - расставлять, выстраивать
dökmek - высыпать, пролить
dövmek - бить
düzenlemek - приводить в порядок
ekdemek - добавлять
elbirlik - совместно
ellemek - (в.п.) дотрагиваться
emir vermek - приказывать, распоряжаться
ezmek - толочь, мять, давить
fırça - щетка, кисть
fırlatmak - бросать, швырять
fırsat - случай, возможность
gebertmek - умертвить
gizlice - тайно
gurur duymak - гордиться
hemen - немедленно
hız - скорость
ıtmek - толкать
inek - корова
kaba - грубый
kahraman - герой
kap - сосуд, блюдо
karıştırmak - путать
kendini kaptırmak - дать увлечь себя
kımıldamak - шевелиться, двигаться
korumak - охранять, защищать
kurbağaya dönüştürmek - превращать в лягушку
neden - причина
ok - стрела
oyalamak - отвлекать, занимать, забавлять
önermek - предлагать
özen - старание
piş - (служ. имя) позади
ruj - помада
saçmak - (в.п.) сеять, рассеивать
sokmak - всовывать
sürmek - мазать, намазывать
süzmek - окинуть взглядом, обвести глазами
taramak - причесывать
tepinmek - бурно выражать свои чувства (размахивая руками и топая ногами)
tıkamak - затыкать
uyarmak - предупреждать, предостерегать
uzaklık - расстояние
yönelmek - (д.п.) направляться
zeki - умный
kaba - грубый
kahraman - герой
kap - сосуд, блюдо
karıştırmak - путать
kendini kaptırmak - дать увлечь себя
kımıldamak - шевелиться, двигаться
korumak - охранять, защищать
kurbağaya dönüştürmek - превращать в лягушку
neden - причина
ok - стрела
oyalamak - отвлекать, занимать, забавлять
önermek - предлагать
özen - старание
piş - (служ. имя) позади
ruj - помада
saçmak - (в.п.) сеять, рассеивать
sokmak - всовывать
sürmek - мазать, намазывать
süzmek - окинуть взглядом, обвести глазами
taramak - причесывать
tepinmek - бурно выражать свои чувства (размахивая руками и топая ногами)
tıkamak - затыкать
uyarmak - предупреждать, предостерегать
uzaklık - расстояние
yönelmek - (д.п.) направляться
zeki - умный
Вопросы к тексту
- Selen’in ailesinin evine kim geldi?
- Barış kaç yaşındaydı?
- Anne pastalar börekler yaparker, Selen ne yaptı?
- Ablası Selen’e odayı düzenlemek yardım etti mi?
- Selen çalışma masası ne için hazırladı?
- Barış nasıl bir çocuktu?
- Selen annerinden ne istedi?
- Barış gelirken Selen ne yapmaya çalıştı?
- Barış ne yaptı?
- Ablası niçin Barış’ın bir adım gerisindeydi?
- Barış’ın salonda ellemeyi başaramadığı ne şeydi?
- Selen Kapita nasıl bir ders aldı? O ne yapmaya dikkat ediyordu?
- Barış odaya gelip oyuncakları elledi mi?
- Barış Lego oynamayı istedi mi?
- Barış kızlarla suluboya yaptı mı?
- Kızlar Barış’ı sevdiler mi?
- Barış’in annesine göre, Barış nasıl bir çocuktu?
- Barış’ın ailesi niçin hiç kimsenin evine gidemezlerdi?
- Sevinç Barış’a ne söyledi? O neden ağlamaya başladı?
- Kızlar babası gelinceye kadar ne yaptılar?
- Selen kendi zeki olmadığını neden sandı?